Skip to content Skip to footer

Vesayet ve Vesayetçi Kavramları Ne Anlama Gelir?

Türk hukuk sisteminde bireylerin hak ve fiil ehliyeti, yani kendi adına işlem yapabilme yeteneği büyük önem taşır. Ancak bazı durumlarda kişi, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, savurganlık veya bedensel engel gibi nedenlerle haklarını gerektiği gibi kullanamayabilir. Bu gibi hallerde, kişinin korunması amacıyla vesayet kurumu devreye girer.

Vesayet, bireyin menfaatlerini korumak ve hukuki işlemlerini onun adına yürütmek amacıyla kurulan bir yargısal koruma mekanizmasıdır. Vesayet altına alınan kişi adına hareket eden kimseye ise vasi denir. Bu kavramlar, Medeni Kanun’un 396. ila 494. maddeleri arasında ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir.

Vesayet, yalnızca bir idari işlem değil; kişinin özgürlüğünü sınırlayan, bu nedenle yargı kararıyla kurulması gereken ciddi bir hukuki statüdür. Altındağ Hukuk Bürosu olarak çok merak edilen bu kavramları sizler için inceledik!

Vesayetin Hukuki Temeli

Türk Medeni Kanunu’na göre, her kişi doğumuyla birlikte hak ehliyetine sahip olur. Ancak fiil ehliyeti, yani kendi başına hukuki işlem yapabilme yetkisi için kişinin reşit, ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmaması gerekir.

Bazı kişiler, kendi menfaatlerini koruyamayacak durumda olduklarında, toplum ve hukuk düzeni onları koruma altına alır. Bu koruma mekanizması vesayet dairesi denilen mahkemeler aracılığıyla yürütülür.

Vesayet kurumu, yalnızca bireyin değil, aynı zamanda toplumun düzenini ve hukuki güvenliği sağlamayı amaçlar. Çünkü fiil ehliyeti sınırlı kişilerin yaptığı işlemler, üçüncü kişiler bakımından da belirsizlik yaratabilir. Vesayet bu belirsizliği ortadan kaldırır.

Vesayet Altına Alınma Sebepleri

Vesayet altına alınmayı gerektiren durumlar, Medeni Kanun’un ilgili hükümlerinde açıkça sayılmıştır. Bunlar dört ana başlık altında incelenebilir:

Yaş küçüklüğü: 18 yaşını doldurmamış kişiler reşit sayılmazlar ve bu nedenle yasal temsilcileri olan anne-babaları tarafından temsil edilirler. Ancak ebeveynlerin bulunmaması veya görevlerini yerine getirememesi halinde vesayet kurumu devreye girer.

Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı: Kişinin fiil ehliyetini ortadan kaldıracak derecede bir akıl rahatsızlığı varsa, sağlık raporuna dayanılarak vesayet altına alınabilir.

Savurganlık, alkol veya uyuşturucu bağımlılığı, kötü yaşam tarzı: Bu durumlar, kişinin kendisini ve ailesini ciddi tehlikeye sokuyorsa, vesayet kararı verilebilir.

Hürriyeti bağlayıcı ceza: Uzun süreli ceza alan kişiler, kendi hukuki işlemlerini yapamayacakları için vesayet altına alınabilir.

Bu sebeplerin varlığı halinde, vesayet kararı sulh hukuk mahkemesi tarafından verilir. Mahkeme, kişinin menfaatini korumak için bir vasi atar.

Vesayet Altına Alınma Süreci

Vesayet kararı, bireyin ikametgahının bulunduğu yerdeki sulh hukuk mahkemesi tarafından verilir. Süreç, genellikle bir sağlık raporu veya ilgili makamların bildirimi üzerine başlatılır.

Mahkeme, kişinin fiil ehliyetini değerlendirir; gerekirse adli tıp veya sağlık kurulu raporu ister. Kişi gerçekten kendi işlerini göremeyecek durumda ise, karar kesinleşir ve vesayet dairesi tarafından bir vasi atanır.

Vasi, vesayet altındaki kişinin mallarını yönetir, onun adına hukuki işlemler yapar ve gerektiğinde mahkeme onayıyla kararlar alır. Ancak tüm bu işlemler, vesayet makamının denetimi altındadır.

Vesayet kararı süreklilik arz etmez; durumun ortadan kalkması hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılabilir. Örneğin kişi iyileşmişse, vesayet sona erer ve kişi tekrar fiil ehliyetini kazanır.

Vasi Kimdir ve Görevleri Nelerdir?

Vasi, vesayet altına alınan kişinin kişisel ve malvarlığıyla ilgili işlerini yürüten, mahkeme tarafından atanmış kişidir. Vasi’nin görevi, hem temsil hem de koruma yükümlülüğünü birlikte içerir.

Vasi, genellikle vesayet altındaki kişinin yakınları arasından seçilir. Ancak çıkar çatışması veya uygun aday bulunamaması durumunda, mahkeme dışarıdan birini de vasi olarak atayabilir.

Vasi’nin başlıca görevleri şunlardır:

  • Vesayet altındaki kişinin mallarını korumak, yönetmek ve gelirlerini onun yararına kullanmak,

  • Hukuki işlemleri onun adına yapmak, sözleşme imzalamak veya dava açmak,

  • Kişisel bakım, sağlık, eğitim gibi konularda onun yararına kararlar almak,

  • Her yıl vesayet makamına hesap vermek ve rapor sunmak.

Vasi, keyfi davranamaz; önemli işlemler için vesayet makamının iznini almak zorundadır. Örneğin taşınmaz satışı, büyük meblağlı işlemler veya borçlanma gibi durumlarda mahkeme izni aranır.

Vasi Olmanın Hukuki Sorumluluğu

Vasi, kamu görevi niteliğinde bir sorumluluk taşır. Bu nedenle görevini ihmal etmesi veya kötüye kullanması halinde cezai ve hukuki sorumluluğu doğabilir.

Medeni Kanun’a göre, vasi, görevini yerine getirirken kusurlu davranırsa vesayet altındaki kişiye verdiği zararlardan sorumludur. Bu sorumluluk, hem malvarlığı hem de kişisel haklar açısından geçerlidir.

Mahkeme, şikayet veya denetim sonucunda vasi’nin görevini kötüye kullandığını tespit ederse, onu görevden alabilir ve yerine yeni bir vasi atayabilir.

Vesayet ve Kayyım Arasındaki Fark

Vesayet ile kayyım kavramları sıkça karıştırılır. Oysa bu iki kurum farklıdır.

Vesayet, kişinin sürekli veya uzun süreli bir yetersizliği nedeniyle tüm işlemlerinin bir başkası tarafından yürütülmesini öngörür.

Kayyım ise, belirli bir konuda çıkar çatışması veya geçici temsil ihtiyacı doğduğunda atanır. Örneğin bir miras paylaşımında mirasçılardan biri küçükse, onun menfaatini korumak için kayyım atanabilir.

Yani vesayet daha geniş, kalıcı bir koruma sistemidir; kayyım ise belirli bir hukuki işlemle sınırlıdır.

Vesayetin Sona Ermesi

Vesayet kararı, kişiyi korumak amacıyla verildiği için, sebebin ortadan kalkması durumunda sona erdirilir.

Örneğin akıl hastalığı iyileşen kişi, reşit olan küçük veya cezası sona eren hükümlü için mahkeme kararıyla vesayet kaldırılır.

Vesayet sona erdiğinde, vasi’nin görevi de biter. Vasi, görev süresinin sonunda bir kesin hesap vermekle yükümlüdür. Bu hesap, mahkeme tarafından onaylandıktan sonra vasi üzerindeki sorumluluk sona erer.

Vesayet Kararının Kaldırılması

Kişinin durumunda iyileşme veya değişiklik meydana geldiğinde, mahkemeden vesayetin kaldırılması talep edilebilir. Bu durumda kişi veya yakınları, sulh hukuk mahkemesine başvurarak tıbbi rapor ve deliller sunabilir.

Mahkeme, gerekli görürse yeniden bilirkişi incelemesi yaptırır ve uygun bulursa vesayet kararını kaldırır. Böylece kişi yeniden fiil ehliyetine kavuşur.

Vesayet Hukuku Alanında Altındağ Hukuk

Altındağ Hukuk Bürosu, vesayet hukuku alanında hem vasi atama hem de vesayetin kaldırılması süreçlerinde müvekkillerine profesyonel hukuki destek sunmaktadır.

Ekip, her olayda bireyin kişisel hak ve özgürlüklerini ön planda tutarak, mahkemeye yapılacak başvurularda delil, rapor ve dilekçe hazırlıklarını titizlikle yürütür. Ayrıca, vasi olarak atanan kişilere görev ve sorumlulukları konusunda hukuki rehberlik yapılır.

Vesayet, yalnızca hukuki bir işlem değil, insan onurunu doğrudan ilgilendiren bir süreçtir. Bu nedenle her aşamada dikkatli ve etik davranmak, hem hukuk düzeni hem birey hakları açısından zorunludur.

Altındağ Hukuk Bürosu, bu alandaki deneyimiyle, vesayet davaları, vasi değişikliği, vesayet denetimi ve kaldırılması gibi tüm aşamalarda müvekkillerinin yanında olmaya devam etmektedir.